
Yine Koolhaasa dönücem...Koolhaasın temsil ettiği -düşünen, farkında olan fakat hala egosu tarafından yönetilen- kültürün hala egemen olması sadece farkında olmanın ve gerçekleri gözler önüne sermenin bir şeyleri değiştirmeye yetmediğinin göstergesi. Koolhaasın teorideki farkındalığına rağmen pratikteki ürettikleriyle bu sisteme en güzel yerinden eklemlenmesinin sebepleri neler? Sistemin dönüştürülemez olduğunun ve bir yerinden dahil olmak zorunda olduğumuzun bir kanıtı mı? Yoksa asıl saldırılması gerekenin kendini kanıtlamak isteyen, tatmin olmak isteyen birey, egosentrizimin ve narsizmin kökleri olduğunun mu? Bu köklerin edebiyatı Nietzscheyle sonra da analizi Foucaultyla ve bunları izleyen yüzlerce düşünceyle 20yyda yapıldı sanıyorum. Ama köklerin dönüştürülmesine dair bir pratik geliştirilemezse gerçek bir dönüşümden söz etmek imkansız hale geliyor. Burada yeni bir düşünceden bahsetmiyorum fakat farklı bir hedef kitlesi olan ve daha akıllıca yöntemler içerebilecek bir aktivist hareketin tasarlanması gerekliliğinden bahsediyorum. Atık tarlalarını dönüştürmeden önce içinde yaşadığımız ego kültürüyle beslenen gösteri toplumunu dönüştürmememiz gerek.
İnsanların hep karşı oldukları bir şeyler var, bütün gün kahvehanede muhabbetini yapıyorlar, sokağa çıkıp eylem yapıyorlar, tvde sürüp giden tartışmalar, basılan onlarca kitap.. Bu insanlar karşı oldukları şeyin tam olarak sebeplerini bilseler bile, ona yol açan kaynağa saldırmadıkları için etkili bir eylem gerçekleşmiyor. Ortadoğu ve araba meselesiyle ilgili olarak... orta doğuda bütün yüzyıl boyunca süregelmiş işgallere, savaşlara hepimiz karşıyız, fakat asıl bu savaşların sebebi olan petrolün önemini azaltmadan gerçekten bu savaşa karşı olabilir miyiz? En etkili ayaklanmayı da yapsak, en haklı kuramları da oluştursak, ciltlerce kitap yazsak eğer araba kullanma lüksümüzden vazgeçmezsek petrol hep önemli olmaya devam edecek ve tek petrol kaynağı orta doğuda işgal hep sürecek. Bir de mesela bu araba meselesinin kökleri çok başka bir boyutuyla yine mesleki pratiklerin öngörüsüzce yapılmsına dayanıyo. araba kullanımının bu kadar zorunlu olduğu yayılmış Amerikan kentleri bu şekilde tasarlanmasaydı, petrol Amerikalılar için bu kadar yaşamsal olmayacaktı ve 1920lerden beri Orta doğuda süregelen bu işgal olmayacaktı. Zamanı geri döndüremeyiz evet ama demek istediğim şey gündelik hayatımızdaki pratikleri çok iyi irdelememiz gerek. Sistemli bir şekilde bu pratiklerin dönüştürülmesi gerek. Melodi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder